İş kazalarında hayatını kaybedenlerin adalet mücadelesindeki yakınları ve yaralananlar her ayın ilk pazar günü ‘Vicdan, adalet nöbeti’ eylemlerinde bir araya geliyor. Bugünkü nöbet eyleminde 17 Mayıs’ta Türkiye Taşkömürü Karadon (TTK) Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında hayatlarını kaybeden işçilerin yakınları buluştu.
Maden Mühendisleri Odası da iş cinayetlerinde yitirdikleri meslektaşlarını anmak için hayatını kaybedenlerin, yaralananların aileleri ile birlikte Galatasaray Lisesi önünde yapılan ‘Vicdan ve adalet nöbeti’ eylemine katıldı.
“GİDEN BİZİM OĞULLARIMIZ OLDU” Eylemde ilk sözü Zonguldak’ta hayatını kaybeden Koray Kebabçı’nın annesi Nimet Kebabçı aldı. Kebabçı, şöyle dedi: “İş kazalarını duyuyor, biliyorduk ama biz ‘başımıza gelmez’ diyorduk. İki buçuk yıldır bu acıyı yaşıyoruz. O gün sırtımızı sıvazlayanlardan kimse bugün yok. Giden bizim oğullarımız oldu. Koray okulu bitirdi orada işe başlamak zorunda kaldı. Zonguldak, ocaklardan ekmek yiyen bir şehir. TTK devlet ocağıydı. Güvenlikli, denetimli olduğunu düşünüyorduk. Erken uyarı sisteminin denetimsizliği yüzünden 30 çocuğumuzu oraya gömdüler. Açtığımız davada bilirkişi raporunda ‘kaçınılmazlık’ olduğu söyleniyor. Ben bir ev kadını olarak evdeki ocağı açık bırakıp dışarı çıksam, bir komşum gelse zile bassa, ocak patlasa bu kaçınılmazlık mı, bunda kim suçlu? Tüpçü mü, ben mi, yoksa zile basan komşum mu?”
“İŞ GÜVENLİĞİ MÜHENDİSLERİ BAĞIMSIZ OLMALI” Zonguldak’taki patlamayla ilgili açılan davanın avukatı Volkan Kaya da buradaki açıklamasında, “Ülkede yaşanan kazalarda asıl sorun sistem. Mühendisler çalıştıkları madenlerin sistemlerine göre çalışmak zorunda bırakılıyor. İşverene sorunlar iletildiği zaman ise mühendisler işten çıkarılıyor. Bizler bu yüzden iş güvenliği uzmanları olan mühendislerin bağımsız olması gerektiğini savunuyoruz.” dedi.
Davanın takipçilerinden maden mühendisi Nedret Durkan ise, şu görüşlere yer verdi: “Madenlerde yaşanan kazaların çoğu önlenebilir kazalar. Hiçbir önlem alınmıyor. İş kazalarının kader olduğunu söylüyorlar. Yaşananlar kader değil. Maden ocakları önüne gittiğinizde ilk emniyet tabelası ile karşılaşırsınız kaldırsınlar o tabelayı. Hiçbir güvenlik önlemleri alınmadığı halde o tabelaların anlamı yok. Taşeron sistemiyle birlikte daha ucuza kömür, daha ucuza iş geldi. İşçiler sendikalı değil. Sorunlarını iletecekleri bir yer yok. Bütün vicdanlar uyansın diye buradayız. Örgütlü durmak dayanışma içerisinde olmak için buradayız.”
“FAİLLER ÖDÜLLENDİRİLİYOR” Yapılan konuşmaların ardından iş kazalarında hayatını kaybeden işçilerin aileleri adına basın açıklamasını Esenyurt’taki inşaatta çıkan yangın sonucu hayatını kaybeden Barış Kıyak’ın kardeşi Damla Kıyak okudu. Kıyak, iş kazalarına dur demek, gerekli önlemlerin alınması ve çalışma hayatının daha güvenli, güvenceli hale gelmesi için nöbette olduklarını belirtti. Bütün sorumluların yargılanması için adalet istemeye devam ettiklerini dile getiren Bayındır, “Oturup beklemek yerine ayaktayız ve buradayız. Her ayın ilk pazar günü bütün vicdan sahiplerini ‘Vicdan adalet nöbetimize’ destek vermeye çağırıyoruz.” diye konuştu.
Eylemde konuşma yapan avukatlardan Ünal Demirtaş da, “Failler cezalandırılması gerekirken ödüllendiriliyor” dedi.
Zonguldak’ta iki yıl önce 30 işçinin öldüğü grizu patlaması sırasında Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürü olan ve hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan İsmail Güner, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından TTK Genel Müdür Yardımcılığı’na atanmıştı.
17 Mayıs 2010’da Zonguldak´ın Kilimli Beldesi´ndeki Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ait Karadon Müessese Müdürlüğü´nün kömür ocağında yerin 540 metre altında meydana gelen grizu patlamasında 30 maden işçisi göçük altında kalarak hayatını kaybetmişti. İki işçinin cesedine olaydan ancak 8 ay sonra ulaşılabilmişti.
07 Ekim 2012 18:11
İş kazalarında hayatını kaybedenlerin adalet mücadelesindeki yakınları ve yaralananlar her ayın ilk pazar günü ‘Vicdan, adalet nöbeti’ eylemlerinde bir araya geliyor. Bugünkü nöbet eyleminde 17 Mayıs’ta Türkiye Taşkömürü Karadon (TTK) Müessese Müdürlüğü’ne ait maden ocağında meydana gelen grizu patlamasında hayatlarını kaybeden işçilerin yakınları buluştu.
Maden Mühendisleri Odası da iş cinayetlerinde yitirdikleri meslektaşlarını anmak için hayatını kaybedenlerin, yaralananların aileleri ile birlikte Galatasaray Lisesi önünde yapılan ‘Vicdan ve adalet nöbeti’ eylemine katıldı.
“GİDEN BİZİM OĞULLARIMIZ OLDU” Eylemde ilk sözü Zonguldak’ta hayatını kaybeden Koray Kebabçı’nın annesi Nimet Kebabçı aldı. Kebabçı, şöyle dedi: “İş kazalarını duyuyor, biliyorduk ama biz ‘başımıza gelmez’ diyorduk. İki buçuk yıldır bu acıyı yaşıyoruz. O gün sırtımızı sıvazlayanlardan kimse bugün yok. Giden bizim oğullarımız oldu. Koray okulu bitirdi orada işe başlamak zorunda kaldı. Zonguldak, ocaklardan ekmek yiyen bir şehir. TTK devlet ocağıydı. Güvenlikli, denetimli olduğunu düşünüyorduk. Erken uyarı sisteminin denetimsizliği yüzünden 30 çocuğumuzu oraya gömdüler. Açtığımız davada bilirkişi raporunda ‘kaçınılmazlık’ olduğu söyleniyor. Ben bir ev kadını olarak evdeki ocağı açık bırakıp dışarı çıksam, bir komşum gelse zile bassa, ocak patlasa bu kaçınılmazlık mı, bunda kim suçlu? Tüpçü mü, ben mi, yoksa zile basan komşum mu?”
“İŞ GÜVENLİĞİ MÜHENDİSLERİ BAĞIMSIZ OLMALI” Zonguldak’taki patlamayla ilgili açılan davanın avukatı Volkan Kaya da buradaki açıklamasında, “Ülkede yaşanan kazalarda asıl sorun sistem. Mühendisler çalıştıkları madenlerin sistemlerine göre çalışmak zorunda bırakılıyor. İşverene sorunlar iletildiği zaman ise mühendisler işten çıkarılıyor. Bizler bu yüzden iş güvenliği uzmanları olan mühendislerin bağımsız olması gerektiğini savunuyoruz.” dedi.
Davanın takipçilerinden maden mühendisi Nedret Durkan ise, şu görüşlere yer verdi: “Madenlerde yaşanan kazaların çoğu önlenebilir kazalar. Hiçbir önlem alınmıyor. İş kazalarının kader olduğunu söylüyorlar. Yaşananlar kader değil. Maden ocakları önüne gittiğinizde ilk emniyet tabelası ile karşılaşırsınız kaldırsınlar o tabelayı. Hiçbir güvenlik önlemleri alınmadığı halde o tabelaların anlamı yok. Taşeron sistemiyle birlikte daha ucuza kömür, daha ucuza iş geldi. İşçiler sendikalı değil. Sorunlarını iletecekleri bir yer yok. Bütün vicdanlar uyansın diye buradayız. Örgütlü durmak dayanışma içerisinde olmak için buradayız.”
“FAİLLER ÖDÜLLENDİRİLİYOR” Yapılan konuşmaların ardından iş kazalarında hayatını kaybeden işçilerin aileleri adına basın açıklamasını Esenyurt’taki inşaatta çıkan yangın sonucu hayatını kaybeden Barış Kıyak’ın kardeşi Damla Kıyak okudu. Kıyak, iş kazalarına dur demek, gerekli önlemlerin alınması ve çalışma hayatının daha güvenli, güvenceli hale gelmesi için nöbette olduklarını belirtti. Bütün sorumluların yargılanması için adalet istemeye devam ettiklerini dile getiren Bayındır, “Oturup beklemek yerine ayaktayız ve buradayız. Her ayın ilk pazar günü bütün vicdan sahiplerini ‘Vicdan adalet nöbetimize’ destek vermeye çağırıyoruz.” diye konuştu.
Eylemde konuşma yapan avukatlardan Ünal Demirtaş da, “Failler cezalandırılması gerekirken ödüllendiriliyor” dedi.
Zonguldak’ta iki yıl önce 30 işçinin öldüğü grizu patlaması sırasında Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürü olan ve hakkında 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan İsmail Güner, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından TTK Genel Müdür Yardımcılığı’na atanmıştı.
17 Mayıs 2010’da Zonguldak´ın Kilimli Beldesi´ndeki Türkiye Taşkömürü Kurumu’na ait Karadon Müessese Müdürlüğü´nün kömür ocağında yerin 540 metre altında meydana gelen grizu patlamasında 30 maden işçisi göçük altında kalarak hayatını kaybetmişti. İki işçinin cesedine olaydan ancak 8 ay sonra ulaşılabilmişti.