Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde cinsel tacize uğrayan ve zanlının tahliye edilmesinin ardından intihara teşebbüs eden G.D. o akşam yaşadıklarını anlattı. Yaşadıklarını unutamadığını söyleyen G.D, bir anlık sinirle ilaçları içerek hayatına son vermek istediğini, kendisi gibi hiç bir kız çocuğunun tacize maruz kalmamasını istediğini söyledi.
25 Ekim 2016 16:50
Ereğli’de 17 Ağustos tarihinde komşuları A.K. tarafından cinsel istismara maruz kaldığı iddia edilen G.D. ablasına mesaj atarak kurtulmuş, yaşadığı olayı öğretmenine anlatmasıyla dava açılan A.K. ilk mahkemede tutuklanmıştı. 21 Ekim tarihinde Zonguldak Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada mahkeme heyeti ise sanığa işlediği suçun adam öldürmekten daha ağır olduğunu ve basit bir suç olmadığını belirterek, cinsel istismardan 6 yıl 8 ay, kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmaktan ise 2 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme sanığın duruşmalardaki iyi hali, kaçma şüphesinin bulunmaması, Yargıtay sürecinin uzun sürebileceği ihtimali üzerine tahliyesine karar verdi. Kararın ardından evine gelen G.D. yaşadıklarının ardından kendisine verilen psikoloji haplarını yutarak hayatına son vermek istedi. 2 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra evine gelen G.D. o gece yaşadıklarını anlattı. G.D., A.K.’nın kendisini evine davet ettiğini ve eşi ile çocuklarının da evde olduğunu söylediğini, eve gittiğinde yalnız kaldıklarını ve A.K’nın kapıyı kilitlediğini söyledi. Yemekten sonra salona geçtiklerini ve burada A.K.’nın elini ve avucunu okşamaya başladığını söyleyen G.D, “Olay 17 Ağustos tarihinde gerçekleşti. Evde yemek hazırlıyordum. Annem ve babam köydeydi. Ablam ise çalışıyordu. Beni A.K. aradı. Bana ne yaptığımı sordu ben de yemek hazırladığımı söyledim. Eşinin ve çocuklarının evde olduğunu birlikte yemek yemeyi teklif etti. Ailemden izin almam gerektiğini söyleyerek telefonu kapattım. Aile dostumuz ve komşumuz olduğu için birbirimize gidip geliyorduk. Babama sordum izin verdi. Ben A.K.’yı arayarak babamın izin verdiğini söyledim. O da kapıda olduğunu söyledi. Beni aldı. Evine gittik. Ben içeriye girdim. Evi gezdim. Yengem nerede diye sordum. Ben odalara bakarken kendisi kapıyı kilitledi. Bana ‘Sen onları boş ver şimdi’ dedi. Mutfakta oturduk. Salona geçip televizyon izleyeceğimizi söyledi. Oda da yanıma yaklaşmaya başladı. Elimi eline aldı. Elimin dışını ve avucumu okşamaya başladı. Ocak ayından bu yana bana ilgisi olduğunu ‘İlgim var sana karşı. Bunun farkında değil misin?’ dedi. Ben şok oldum. Elim ayağım titredi. Ben hiç bir şey yapamadım. Daha sonra başörtümü çıkardı. Kucağına oturtturdu. Boynumdan ve dudağımdan öpmeye kalktı. O sıra benim boynumdan öperken telefonu çıkartarak ablama mesaj attım. Sadece ‘ara’ yazabildim. Ablam aradı. Ben de ona ´Abla A.K. nın evindeyim. Hemen gel´ dedim. Ablam geldi. Ancak, kapıyı 10 dakika geç açtı. Ablam gelmeden önce başörtümü kucağıma doğru attı. Bana ‘Ablana hiç bir şey söylemeyeceksin, elimde uygunsuz fotoğrafların var. Herkese gösteririm’ dedi. Beni bu şekilde tehdit etti. Hiç kimseye söyleyemeyecek, hiç kimseye bu olayları anlatmayacaksın dedi. Ablama bir şey diyemedim. 5 dakika bile durmadan eve gedik. Sabaha kadar hiç uyuyamadım. Psikolojim çok bozuldu. Yaptıklarını söylediklerini unutamadım” dedi.
Yaşadıklarını ailesine anlatamadığını söyleyen G.D, gittiği kursta olayı arkadaşına anlattığını onun da durumu öğretmenine anlatması gerektiğini söylemesi üzerine öğretmenine konuyu anlattığını söyledi. G.D. “Kursta ilk derse girdim. Derse girmeden önce öğretmenim neyin var diye sordu. Bir şey diyemedim. İlk dersi dinleyemedim. Sürekli kafamı sıranın üzerine koydum. Teneffüste arkadaşıma anlattım. O da bana hocamıza anlatmamız gerektiğini söyledi. Hocamızın yanına giderek ağlamaklı şekilde her şeyi anlattım. O da bana korkmamam gerektiğini ve adaletin yerini bulacağını söyledi. Kurstan çıktıktan sonra A.K.’ya ‘Akşamdan beridir yaptıklarını unutamıyorum. Psikolojim çok bozuldu. Kardeşi S.A.’ya ve babama söyleyeceğim. Yüzünü dahi görmek istemiyorum’ diye mesaj arttım. Bu mesajımdan sonra sürekli bana geri döndü. Sürekli aradı. Mesajlar attı. Yapılanları unutalım diye. Ablamın yanına geldim. Ablama aramalarını ve mesajlarını da gösterdim. Otobüs durağına gittim. Bana en son mesajı ‘Sen istedin neden böyle yapıyorsun’ oldu. Ben onu aradım. Ona ‘Ben senden ne isteyebilirim. Babam yaşında adamsın. Seni babama söyleyeceğim. Bana yaptıklarını unutamıyorum. Senin de çocukların, senin de kızların var. Senin de çocuklarına kızlarına bunu benim babam yapsa nasıl olur’ diyerek tepki gösterdim. Bana yalvarmaya başladı. İşinden ve ailesinden olacağını söyledi. Annenler babanlar birbirlerine girer, okul hayatın biter gibisinden laflar söyledi. Daha sonra beni kardeşi S.A. aradı. Kardeşi bana yanlış anlaşılma olduğunu ve babamlara söylediğini ve olayı kapatmamızı söyledi. Bana ağabeyinin böyle şeyler yapmayacağını, benim yanlış anladığımı ve okul hayatımın biteceğini söyledi. Ben de telefonu yüzüne kapattım. Köye geldiğimde her şeyi babama anlattım. Babam bana kızmadı. Ama sinir krizi geçirdi. O gece hastaneye gittiğimizde tedavimi yaptılar. Tedavi sonrasında psikiyatri ilaçlar verildi.”
Mahkemede A.K. ve avukatlarının kendisini çok aşağıladıklarını ve bunu kendine yediremediğini söyleyen A.K, “21 Ekim Cuma günü gerçekleşen duruşmadan sonra tahliye edildiği için bunu yediremedim. Çünkü mahkemede iki tane avukatı vardı. Sürekli bana iftira attılar. Kendi rızam olduğunu ve bunun benim suçum olduğunu, ‘gelmeseydi’ gibisinden laflar söylediler. Beni çok aşağıladılar. Bunu kendime yediremedim. Çok gücüme gitti. Çok alındım. Ertesi gün ailemle kahvaltı yaptık. Moralim bozuktu. Anneme başımın ağrıdığını söyledim. Kendimi odama kilitledim. Ağlamaya başladım. Aklıma yaptıkları, mahkemedeki konuşmalar attığı iftiralar, söylediği laflar aklımdan çıkmadı. Gözümün önüne geldi yaptıkları. Bir anlık öfke ile ilaçlarımın hepsini yuttum. Kendisinden şikâyetçiyim. Adaletin yerini bulmasını istiyorum. Ben cinsel istismara uğradım. Benim yaşımdaki hiç bir kızın bu şekilde tacize uğramasını istemiyorum” dedi.
