Özgürleşebilmek için güneş ve rüzgardan yararlanmamız gerek
Ereğli Belediyesi tarafından ilki düzenlenen Çevre Şenliği kapsamında, Marmara Üniversitesi Enerji Anabilim Dalı Başkanı, Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği Türkiye Bölümü Başkanı ve Türkiye Çevre Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Enerjide Çözüm: Enerjinin Etkin Kullanımı ve %100 Yenilenebilir Enerji” başlıklı bir konferans verdi. Düzenlenen konferansa, Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, BEÜ Ereğli Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Azar, Ereğli Belediyesi Başkan Yardımcısı Özkan Özyağcı, TEMA Ereğli Temsilcisi Nilgün Durak, bazı Belediye yetkilileri, öğrenciler, öğretmenler ve vatandaşlar katıldılar.
Dünyanın vazgeçilmez ısı ve enerji kaynağı güneşin, doğduğu her yeri eşit ısıttığını, doğduğu her yeri özgürleştirdiğini belirten Prof. Dr. Uyar, petrol ve diğer enerji kaynaklarının paylaşım savaşında görüldüğü gibi, kimsenin kimsenin öldürmesine, savaşa gerek kalmaksızın, güneşin tüm insanlara eşit fayda sağladığını bu nedenle de; özgürlük, barış, eşitlik ve kardeşlik gibi güzel duyguları çağrıştırdığını söyledi. Küresel ısınma nedeniyle, daha soğuk ilkime sahip Kuzey’in ve Kuzey kıyıların değer kazandığına dikkat çeken Prof. Dr. Uyar, “Karadeniz kıyılarını kim 40 yıllığına alabilirse bayram ediyor. Çünkü iklim değiştikçe, buralar daha güzel yerler haline geliyor. Bu nedenle şimdilerde herkes, santral yapacağım diye, şu-bu diye su hakkını satın alıp, oraları ele geçirmek istiyor.” dedi. Küresel ısınma nedeniyle Güney bölgelerde yaşayanların da gittikçe Kuzey bölgelere doğru gitmek durumunda kalacağını anlatan Prof. Dr. Uyar, yağmur suyunun da yalnızca içme suyu ve tarım için sulama suyu olarak kullanılması gerektiğine vurgu yaptı. Prof. Dr. Uyar, şöyle dedi: “Bana göre bu yağmur suyu da, sadece içme suyu ve tarım için kullanılmalı. Yani toprağın suyla bağını koparıp, oralara baraj adı altında beton döküp, orada tarım yapanları da kovalamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Yüzde yüz yenilenebilir enerji için, depolama da son derece önemlidir. Yani gündüz güneş varken, ısı ya da elektrik bakımından ihtiyacınız kadarını depolayıp, ertesi gün güneş çıkana kadar onunla idare etmek… Bu, petrolden, kömürden, nükleerden, hidroelektrik santral yapımından insanları kurtaracak bir şeydir. İnsanların özgürleşebilmeleri için, bu doğayı, yaşam çevresini yok edenlerden kurtulmak için ihtiyacımız olan budur.”
Jeotermal enerji kaynağı olan yeraltındaki magma tabakası ile rüzgar enerjisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Uyar, şöyle dedi: “Hepimiz doğaya uyumlu davranmak zorundayız. Doğaya bir çiçek ekmek, bir ağaç dikmek lütuf değildir. Doğaya uyumlu davranmaktan başka seçeneğimiz yok. Ulaşım, sanayi, tarım, kurduğumuz evler gibi tüm etkinliklerimiz de doğaya uyumlu olmak zorunda. Yoksa, doğanın çözümü çok kesin; bizi yok edip devam ediyor. Depremler, su baskınları… Enerji konusundaki ilk çözümümüz, enerjinin etkin kullanılmasıdır. Artık bütün evlerde, altı misli daha az enerji tüketmek mümkün. Elektronik eşyaların da, en az enerji tüketenini seçmemiz gerekir. Ama bu serbest ticaret denilen şey nedeniyle, diğer ülkelerde çöp olmuş elektrikli eşyalar, burada kampanya ile satışa sunuluyor. Bunlar, artık kullanmadıkları, terk ettikleri, Avrupa standartları altı eşyalar oluyor. ‘Size kredi açarız’ diyerek, ellerindeki çöpü size aktarma mekanizmasıdır. Bunu önlemek de Sanayi Bakanlığı’nın görevidir. Bunun denetlenmesi ve daha az enerji tüketmemiz gerekiyor. Enerjinin etkin kullanımı dediğimiz şey, ürünü ya da ulaşımı, bir işi en az enerjiyle yapabilmektir.”
30 milyon insanın Türkiye’ye yazın güneşe daha yakın olabilmek için geldiğine dikkat çeken Uyar, ülkemizin güneş enerjisi potansiyeline işaret etti. Uyar, “Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyeli de, mevcut tüketimin en az üç mislidir. Biyokütleye gelince; Avusturya’da, konutların yüzde 70’i izolasyonlu evlerde, verimli sobalarda yanan pelet dediğimiz odun parçalarıyla ısınıyor. Bunları da, tarla anızları ve Belediye atıklarından sağlıyorlar. Jeotermal konusunda da, Türkiye’de deprem bölgesinde 5 milyon konutu hemen ısıtabilecek kaynağımız var. Ama kullanmıyoruz. Çünkü bugüne kadar tüm hükümetler doğalgaz anlaşmaları yapmışlar. Bu anlaşmalarda da, doğalgazı almasanız bile parasını ödemek zorundasınız. Bu nedenle her yere doğalgaz döşüyoruz. Enerjinin etkin kullanımı yasası, bizde 35 yıl sonra 2005’te çıkarıldı. O da 10 yıllığına bin metrekarenin altındaki binalarda erteleniyor. Çünkü doğalgazın parası ödenmek durumunda.” diye konuştu. Amerika’da ve İngiltere’de, termik santraller ile kömür yakılmasının neden olduğu hava kirliliğinden yaşanan ölümleri anlatan Prof. Dr. Uyar, nükleer enerjinin neden olduğu Çernobil ve Fukuşima gibi felaketlere de dikkat çekti. 2009 yılında Amerikan Kongresi’ne sunulan bir raporu gösteren Uyar, 1973 yılından itibaren Amerika’da nükleer santral yapımının başladığını, 78’e kadar devam ettiğini, o günden bu güne de başka bir nükleer santral yapılmadığı bilgisine yer verdi. Konferansın sonunda Prof. Dr. Uyar’a, Belediye Başkanı Halil Posbıyık tarafından plaket takdim edildi. Çevre konusunda yapılan resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödüllerinin verilmesiyle sona eren konferansın ardından, AKM Osman Zeki Oral Sergi Salonu’nda dernekler tarafından açılan stantlar ziyaret edildi.
Ereğli Belediyesi tarafından ilki düzenlenen Çevre Şenliği kapsamında, Marmara Üniversitesi Enerji Anabilim Dalı Başkanı, Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği Türkiye Bölümü Başkanı ve Türkiye Çevre Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, “Enerjide Çözüm: Enerjinin Etkin Kullanımı ve %100 Yenilenebilir Enerji” başlıklı bir konferans verdi. Düzenlenen konferansa, Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, BEÜ Ereğli Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Azar, Ereğli Belediyesi Başkan Yardımcısı Özkan Özyağcı, TEMA Ereğli Temsilcisi Nilgün Durak, bazı Belediye yetkilileri, öğrenciler, öğretmenler ve vatandaşlar katıldılar.
Dünyanın vazgeçilmez ısı ve enerji kaynağı güneşin, doğduğu her yeri eşit ısıttığını, doğduğu her yeri özgürleştirdiğini belirten Prof. Dr. Uyar, petrol ve diğer enerji kaynaklarının paylaşım savaşında görüldüğü gibi, kimsenin kimsenin öldürmesine, savaşa gerek kalmaksızın, güneşin tüm insanlara eşit fayda sağladığını bu nedenle de; özgürlük, barış, eşitlik ve kardeşlik gibi güzel duyguları çağrıştırdığını söyledi. Küresel ısınma nedeniyle, daha soğuk ilkime sahip Kuzey’in ve Kuzey kıyıların değer kazandığına dikkat çeken Prof. Dr. Uyar, “Karadeniz kıyılarını kim 40 yıllığına alabilirse bayram ediyor. Çünkü iklim değiştikçe, buralar daha güzel yerler haline geliyor. Bu nedenle şimdilerde herkes, santral yapacağım diye, şu-bu diye su hakkını satın alıp, oraları ele geçirmek istiyor.” dedi. Küresel ısınma nedeniyle Güney bölgelerde yaşayanların da gittikçe Kuzey bölgelere doğru gitmek durumunda kalacağını anlatan Prof. Dr. Uyar, yağmur suyunun da yalnızca içme suyu ve tarım için sulama suyu olarak kullanılması gerektiğine vurgu yaptı. Prof. Dr. Uyar, şöyle dedi: “Bana göre bu yağmur suyu da, sadece içme suyu ve tarım için kullanılmalı. Yani toprağın suyla bağını koparıp, oralara baraj adı altında beton döküp, orada tarım yapanları da kovalamanın doğru olmadığını düşünüyorum. Yüzde yüz yenilenebilir enerji için, depolama da son derece önemlidir. Yani gündüz güneş varken, ısı ya da elektrik bakımından ihtiyacınız kadarını depolayıp, ertesi gün güneş çıkana kadar onunla idare etmek… Bu, petrolden, kömürden, nükleerden, hidroelektrik santral yapımından insanları kurtaracak bir şeydir. İnsanların özgürleşebilmeleri için, bu doğayı, yaşam çevresini yok edenlerden kurtulmak için ihtiyacımız olan budur.”
Jeotermal enerji kaynağı olan yeraltındaki magma tabakası ile rüzgar enerjisi hakkında da bilgi veren Prof. Dr. Uyar, şöyle dedi: “Hepimiz doğaya uyumlu davranmak zorundayız. Doğaya bir çiçek ekmek, bir ağaç dikmek lütuf değildir. Doğaya uyumlu davranmaktan başka seçeneğimiz yok. Ulaşım, sanayi, tarım, kurduğumuz evler gibi tüm etkinliklerimiz de doğaya uyumlu olmak zorunda. Yoksa, doğanın çözümü çok kesin; bizi yok edip devam ediyor. Depremler, su baskınları… Enerji konusundaki ilk çözümümüz, enerjinin etkin kullanılmasıdır. Artık bütün evlerde, altı misli daha az enerji tüketmek mümkün. Elektronik eşyaların da, en az enerji tüketenini seçmemiz gerekir. Ama bu serbest ticaret denilen şey nedeniyle, diğer ülkelerde çöp olmuş elektrikli eşyalar, burada kampanya ile satışa sunuluyor. Bunlar, artık kullanmadıkları, terk ettikleri, Avrupa standartları altı eşyalar oluyor. ‘Size kredi açarız’ diyerek, ellerindeki çöpü size aktarma mekanizmasıdır. Bunu önlemek de Sanayi Bakanlığı’nın görevidir. Bunun denetlenmesi ve daha az enerji tüketmemiz gerekiyor. Enerjinin etkin kullanımı dediğimiz şey, ürünü ya da ulaşımı, bir işi en az enerjiyle yapabilmektir.”
30 milyon insanın Türkiye’ye yazın güneşe daha yakın olabilmek için geldiğine dikkat çeken Uyar, ülkemizin güneş enerjisi potansiyeline işaret etti. Uyar, “Türkiye’nin rüzgar enerjisi potansiyeli de, mevcut tüketimin en az üç mislidir. Biyokütleye gelince; Avusturya’da, konutların yüzde 70’i izolasyonlu evlerde, verimli sobalarda yanan pelet dediğimiz odun parçalarıyla ısınıyor. Bunları da, tarla anızları ve Belediye atıklarından sağlıyorlar. Jeotermal konusunda da, Türkiye’de deprem bölgesinde 5 milyon konutu hemen ısıtabilecek kaynağımız var. Ama kullanmıyoruz. Çünkü bugüne kadar tüm hükümetler doğalgaz anlaşmaları yapmışlar. Bu anlaşmalarda da, doğalgazı almasanız bile parasını ödemek zorundasınız. Bu nedenle her yere doğalgaz döşüyoruz. Enerjinin etkin kullanımı yasası, bizde 35 yıl sonra 2005’te çıkarıldı. O da 10 yıllığına bin metrekarenin altındaki binalarda erteleniyor. Çünkü doğalgazın parası ödenmek durumunda.” diye konuştu. Amerika’da ve İngiltere’de, termik santraller ile kömür yakılmasının neden olduğu hava kirliliğinden yaşanan ölümleri anlatan Prof. Dr. Uyar, nükleer enerjinin neden olduğu Çernobil ve Fukuşima gibi felaketlere de dikkat çekti. 2009 yılında Amerikan Kongresi’ne sunulan bir raporu gösteren Uyar, 1973 yılından itibaren Amerika’da nükleer santral yapımının başladığını, 78’e kadar devam ettiğini, o günden bu güne de başka bir nükleer santral yapılmadığı bilgisine yer verdi. Konferansın sonunda Prof. Dr. Uyar’a, Belediye Başkanı Halil Posbıyık tarafından plaket takdim edildi. Çevre konusunda yapılan resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödüllerinin verilmesiyle sona eren konferansın ardından, AKM Osman Zeki Oral Sergi Salonu’nda dernekler tarafından açılan stantlar ziyaret edildi.