İlçenin girişinde bulunan 252 metre uzunluğundaki Çaycuma Köprüsü’nün bir bölümünün çökmesiyle o sırada köprüde yürüyen 4 kişi ve içinde 11 kişinin bulunduğu minibüs, Filyos Çayı’na düştü. Aralarında dönemin Belediye Başkanı Mithat Gülşen’in babası 79 yaşındaki Kemal Gülşen’in de yer aldığı 11 kişinin cesedi bulunurken, Başkan Gülşen’in yeğeni üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Sezgin Gülşen, 49 yaşındaki Kadın Saraç, 66 yaşındaki Tahir Özkara ve 59 yaşındaki Necati Azaklıoğlu’na ise hala ulaşılamadı.
Soruşturma iznine ret
Faciayla ilgili soruşturmayı yürüten Çaycuma Cumhuriyet Savcılığı, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin hazırladığı bilirkişi raporunda olayda sorumlulukları bulunduğu belirtilen Karayolları Kastamonu Bölge Müdürlüğü, DSİ 232’nci Şube Müdürlüğü ve Çaycuma Belediyesi hakkında soruşturma izni istedi. Ancak Karayolları ve DSİ için Kastamonu ve Zonguldak Valilikleri, belediye için de İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermedi.
Karayolları ve DSİ kararının iptali için başvurulan Bölge İdare Mahkemesi, 22 Aralık 2010’da karayolları ağından çıkarılan köprünün bakım ve onarımı konusunda doğrudan sorumlulukları bulunmadığı gerekçesiyle, iki kurum hakkındaki ihmal iddialarının adli takibi gerektirecek mahiyette olmadığına hükmetmişti.
Danıştay, 2’ye karşı 3 oyla reddetti
Danıştay 1’inci Dairesi de Belediye Başkanı Mithat Gülşen ve Fen İşleri Müdürü Olcay Aydın hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin bakanlık kararına yapılan itirazı 2’ye karşı 3 üyenin oyu ile reddetti. Karşı oy kullanan 2 üye gerekçelerinde, Çaycuma Belediyesi’nin, devir işleminden sonra köprünün fiziki durumu ve teknik yapısıyla ilgili çalışma yapmadığına dikkat çekti. Belediyenin köprüyle ilgili bilgi ve belge talebinde dahi bulunmadığını belirten üyeler, kararlarında şöyle dedi: “Belediye tarafından 2010’da köprüde yapılan tadilatın Filyos Çayı yatağındaki değişmeler nedeniyle yıkılma tehlikesini tamamen gidermediği bilinirken, yağış oranları ve su debisi miktarlarına göre köprüde yaya geçişleri için ayrıca önlem alınmalıydı. Yıkılmadan önce köprüde çatlama, kırılma ve benzeri emarelerin tespit edilmemiş olması, belediyenin köprünün fiziki durumuna ve teknik yapısına ilişkin tespit yapmamasına haklı gerekçe oluşturmaz.”
Ölenlerin yakınlarının avukatlarından Malik Uçar, “Danıştay kararı ile ortaya çıktı ki bu olay kendi kendiliğine olmuş gibi takdiri ilahi olarak gösteriliyor. İnsanlarla dalga geçer gibi. Danıştay’dan olumlu karar bekliyorduk. Ama olmadı. Aileler adalete güvenlerinin kalmadığını söylüyor. Bu kararla bir kere daha yıkıldılar” diye konuştu.
İlçenin girişinde bulunan 252 metre uzunluğundaki Çaycuma Köprüsü’nün bir bölümünün çökmesiyle o sırada köprüde yürüyen 4 kişi ve içinde 11 kişinin bulunduğu minibüs, Filyos Çayı’na düştü. Aralarında dönemin Belediye Başkanı Mithat Gülşen’in babası 79 yaşındaki Kemal Gülşen’in de yer aldığı 11 kişinin cesedi bulunurken, Başkan Gülşen’in yeğeni üniversite öğrencisi 21 yaşındaki Sezgin Gülşen, 49 yaşındaki Kadın Saraç, 66 yaşındaki Tahir Özkara ve 59 yaşındaki Necati Azaklıoğlu’na ise hala ulaşılamadı.
Soruşturma iznine ret
Faciayla ilgili soruşturmayı yürüten Çaycuma Cumhuriyet Savcılığı, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin hazırladığı bilirkişi raporunda olayda sorumlulukları bulunduğu belirtilen Karayolları Kastamonu Bölge Müdürlüğü, DSİ 232’nci Şube Müdürlüğü ve Çaycuma Belediyesi hakkında soruşturma izni istedi. Ancak Karayolları ve DSİ için Kastamonu ve Zonguldak Valilikleri, belediye için de İçişleri Bakanlığı soruşturma izni vermedi.
Karayolları ve DSİ kararının iptali için başvurulan Bölge İdare Mahkemesi, 22 Aralık 2010’da karayolları ağından çıkarılan köprünün bakım ve onarımı konusunda doğrudan sorumlulukları bulunmadığı gerekçesiyle, iki kurum hakkındaki ihmal iddialarının adli takibi gerektirecek mahiyette olmadığına hükmetmişti.
Danıştay, 2’ye karşı 3 oyla reddetti
Danıştay 1’inci Dairesi de Belediye Başkanı Mithat Gülşen ve Fen İşleri Müdürü Olcay Aydın hakkında soruşturma izni verilmemesine ilişkin bakanlık kararına yapılan itirazı 2’ye karşı 3 üyenin oyu ile reddetti. Karşı oy kullanan 2 üye gerekçelerinde, Çaycuma Belediyesi’nin, devir işleminden sonra köprünün fiziki durumu ve teknik yapısıyla ilgili çalışma yapmadığına dikkat çekti. Belediyenin köprüyle ilgili bilgi ve belge talebinde dahi bulunmadığını belirten üyeler, kararlarında şöyle dedi: “Belediye tarafından 2010’da köprüde yapılan tadilatın Filyos Çayı yatağındaki değişmeler nedeniyle yıkılma tehlikesini tamamen gidermediği bilinirken, yağış oranları ve su debisi miktarlarına göre köprüde yaya geçişleri için ayrıca önlem alınmalıydı. Yıkılmadan önce köprüde çatlama, kırılma ve benzeri emarelerin tespit edilmemiş olması, belediyenin köprünün fiziki durumuna ve teknik yapısına ilişkin tespit yapmamasına haklı gerekçe oluşturmaz.”
Ölenlerin yakınlarının avukatlarından Malik Uçar, “Danıştay kararı ile ortaya çıktı ki bu olay kendi kendiliğine olmuş gibi takdiri ilahi olarak gösteriliyor. İnsanlarla dalga geçer gibi. Danıştay’dan olumlu karar bekliyorduk. Ama olmadı. Aileler adalete güvenlerinin kalmadığını söylüyor. Bu kararla bir kere daha yıkıldılar” diye konuştu.
