Alabaş: TTK’nın devlet ciddiyeti ile yönetilmeye ihtiyacı var
Bundan 32 yıl önce Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK) Armutçuk Müessesesi’nde meydana gelen grizu faciasında hayatını kaybeden 103 madenci için Armutçuk Müessesesi’nde anma programı düzenlendi. Törene işten çıkan ve işe girmek için hazır bulunan madencilerin yanı sıra belediye başkanları, siyasi parti başkanları, kurum yetkilileri, sendika temsilcileri, siyasiler ve sivil toplum kuruluşları katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende konuşan Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, kurumdaki işçi açıklarından dolayı Türkiye’deki taşkömürü ihtiyacının karşılanamadığını söyledi. Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nun devlet ciddiyeti ile yönetilmesini ve önümüzdeki seçimlerden sonra kuruma sahip çıkılmasını istedi. Alabaş, “167 yıldır bu bölgede bu riskli mesleği yaşayarak canımızı vererek bedel ödeyerek öğrenmeye çalışıyoruz. Yaklaşık 5 bin maden şehidi ile bu bölge ve ülke ekonomisine can vererek, kan vererek madenciliği öğrendik. Türkiye Taş Kömürü Kurumu Türkiye madenciliğinin okulu. Ama bu okul son dönemlerde can çekişmeye başladı. Türkiye’nin yıllık 26 milyon ton taş kömürüne ihtiyacı var. Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nun norm kadrosu 14 bin. Kapasitesi 5 milyon ton olmasına rağmen maalesef kurulu kapasitesinin üçte biri, norm kadrosunun beş bine yakın altında çalışıyor. Türkiye’nin bu kadar kömüre ihtiyacı varken bu bölgenin devlet ciddiyeti ile yönetilmeye ihtiyacı var. Biz Türkiye Taş Kömürü Kurumu’na geçmişte olduğu gibi bugün de sahip çıkılmasını istiyoruz. Kurum yetkililerinin hazineden 3 bin 200 işçi talebi olmasına rağmen bu ülkeyi yönetenler siyasi irade bu talebi yerine getirmemiş cevap vermemiştir. Biz bu siyasi seçimler vasıtasıyla bir kez daha Türkiye Taş Kömürü Kurumu’na sahip çıkılmasını istiyoruz.” dedi.
Türkiye Taş Kömürü Kurumu Genel Müdürü Burhan İnan da, üretim kadar iş güvenliğinin önemine dikkat çekti. Ermenek’teki kurtarma çalışmalarına katıldığını ve Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nun Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu, ancak diğer ülkelere göre ise çok geride olduğunu söyledi. İnan, “Üretim önemli. Üretim yapmak güzel. Çok üretmek hedefimiz. Ancak üretim can yanmadan, iş sağlığı güvenliği kurallarına uygun olarak yapılırsa o zaman çok anlamlı. Milyonlarca ton kömür de üretseniz can yakıyorsanız, kaza oluyorsa insanlar hayatını kaybediyorsa bu üretim bana göre hiç önemli değil. Dolayısıyla sizlerin yapması gereken eğitimlerde verilen hususları amirlerinizin sizlere söylediği hususları harfiyen hiç sorgulamadan yerine getirmek. Bunu yaptığınız zaman hem kendimizi koruruz, hem de arkadaşlarımızı diğer madencileri birlikte çalıştığınız insanları korumuş oluruz. Ben Ermenek’te meydana gelen kazada kurtarma çalışmalarına katıldım. Orada gördüm ki bizim madencimiz gerçekten Türkiye ortalamasının üstünde. İş sağlığı ve güvenliği anlayışı olarak yaklaşım olarak Türkiye ortalamasının üzerinde. Oradaki arkadaşlarımız maalesef bizden çok daha gerideler. Fakat bizde dünyada ileri gitmiş ülkelerin gerisindeyiz. Bizim bir an önce her türlü tedbiri alarak kendimizi toparlayarak dünyada bu konuda ileri gitmiş ülkelerin seviyesine çıkmamız lazım.” dedi. Yapılan konuşmaların ardından 7 Mart 1983 yılında grizu faciası başta olmak üzere hayatını kaybeden madenciler için Kur’an-ı Kerim okundu. Duanın ardından tören sona ererken, madenciler madene inmek için kuyu başına geldi. Asansöre binen yaklaşık 300 işçi arkadaşlarının bakışları arasında madene indi.
Bundan 32 yıl önce Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK) Armutçuk Müessesesi’nde meydana gelen grizu faciasında hayatını kaybeden 103 madenci için Armutçuk Müessesesi’nde anma programı düzenlendi. Törene işten çıkan ve işe girmek için hazır bulunan madencilerin yanı sıra belediye başkanları, siyasi parti başkanları, kurum yetkilileri, sendika temsilcileri, siyasiler ve sivil toplum kuruluşları katıldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende konuşan Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş, kurumdaki işçi açıklarından dolayı Türkiye’deki taşkömürü ihtiyacının karşılanamadığını söyledi. Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nun devlet ciddiyeti ile yönetilmesini ve önümüzdeki seçimlerden sonra kuruma sahip çıkılmasını istedi. Alabaş, “167 yıldır bu bölgede bu riskli mesleği yaşayarak canımızı vererek bedel ödeyerek öğrenmeye çalışıyoruz. Yaklaşık 5 bin maden şehidi ile bu bölge ve ülke ekonomisine can vererek, kan vererek madenciliği öğrendik. Türkiye Taş Kömürü Kurumu Türkiye madenciliğinin okulu. Ama bu okul son dönemlerde can çekişmeye başladı. Türkiye’nin yıllık 26 milyon ton taş kömürüne ihtiyacı var. Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nun norm kadrosu 14 bin. Kapasitesi 5 milyon ton olmasına rağmen maalesef kurulu kapasitesinin üçte biri, norm kadrosunun beş bine yakın altında çalışıyor. Türkiye’nin bu kadar kömüre ihtiyacı varken bu bölgenin devlet ciddiyeti ile yönetilmeye ihtiyacı var. Biz Türkiye Taş Kömürü Kurumu’na geçmişte olduğu gibi bugün de sahip çıkılmasını istiyoruz. Kurum yetkililerinin hazineden 3 bin 200 işçi talebi olmasına rağmen bu ülkeyi yönetenler siyasi irade bu talebi yerine getirmemiş cevap vermemiştir. Biz bu siyasi seçimler vasıtasıyla bir kez daha Türkiye Taş Kömürü Kurumu’na sahip çıkılmasını istiyoruz.” dedi.
Türkiye Taş Kömürü Kurumu Genel Müdürü Burhan İnan da, üretim kadar iş güvenliğinin önemine dikkat çekti. Ermenek’teki kurtarma çalışmalarına katıldığını ve Türkiye Taş Kömürü Kurumu’nun Türkiye ortalamasının üzerinde olduğunu, ancak diğer ülkelere göre ise çok geride olduğunu söyledi. İnan, “Üretim önemli. Üretim yapmak güzel. Çok üretmek hedefimiz. Ancak üretim can yanmadan, iş sağlığı güvenliği kurallarına uygun olarak yapılırsa o zaman çok anlamlı. Milyonlarca ton kömür de üretseniz can yakıyorsanız, kaza oluyorsa insanlar hayatını kaybediyorsa bu üretim bana göre hiç önemli değil. Dolayısıyla sizlerin yapması gereken eğitimlerde verilen hususları amirlerinizin sizlere söylediği hususları harfiyen hiç sorgulamadan yerine getirmek. Bunu yaptığınız zaman hem kendimizi koruruz, hem de arkadaşlarımızı diğer madencileri birlikte çalıştığınız insanları korumuş oluruz. Ben Ermenek’te meydana gelen kazada kurtarma çalışmalarına katıldım. Orada gördüm ki bizim madencimiz gerçekten Türkiye ortalamasının üstünde. İş sağlığı ve güvenliği anlayışı olarak yaklaşım olarak Türkiye ortalamasının üzerinde. Oradaki arkadaşlarımız maalesef bizden çok daha gerideler. Fakat bizde dünyada ileri gitmiş ülkelerin gerisindeyiz. Bizim bir an önce her türlü tedbiri alarak kendimizi toparlayarak dünyada bu konuda ileri gitmiş ülkelerin seviyesine çıkmamız lazım.” dedi. Yapılan konuşmaların ardından 7 Mart 1983 yılında grizu faciası başta olmak üzere hayatını kaybeden madenciler için Kur’an-ı Kerim okundu. Duanın ardından tören sona ererken, madenciler madene inmek için kuyu başına geldi. Asansöre binen yaklaşık 300 işçi arkadaşlarının bakışları arasında madene indi.