Olağanüstü Belediye Meclis toplantısında gündem dışı konuşma yapan Hüseyin Uysal, Ereğli Belediyespor’un BAL Ligi’nde 3 maçı arka arkaya deplasmanda oynamasına rağmen ligi liderin bir puan gerisinde tamamladığını ifade etti. Uysal, Erdemir Sahası’nda oynanan karşılaşmayı da deplasman olarak tanımladı. Uysal, “Deplasman şehrimizin içinde bir stattı. Orada bizim seyircilerimiz deplasmanda oynuyor gibi içeri alındılar.” diyerek, şöyle devam etti: “Bir futbol takımı sahaya gelecek. Seyircilere kapılar açılmıyor, Erdemir tarafından. O kadar seyirci uzun yol kat ederek stada giriyor. Bunu nasıl diyebiliriz. Yurt dışında bazen duyarız, pasaport kontrolünden geçerken oyuncuların üstünü başını farklı ararlar. O gün bizim seyircimiz Erdemir Stadı’na girerken eziyet çekmiştir. O stadı verirken hangi çileleri çektik? Ben bilmiyordum, başkan yardımcımız Ayhan Atay anlattı. Ereğli Belediyesi, Ereğli’nin göz bebeği bir kulüp, başarıları yakalamış bir kulüp. Şehirde beş bin, on bin kişinin maçını izlediği bir kulüp. Erdemir yönetimi diyor ki stadı verirken. Bankaya teminat mektubu yatıracaksınız. Yirmi maddelik bir protokole imza atacaksınız. Düşünün, Ereğli Belediyesi orada iki saat top oynayacak, yönetim tarafından teminat mektubu isteniyor ve protokol imzalatılıyor. Bunu sizlerle paylaşmak istedim. Hani iş adamlarımız, herkes ‘Erdemir Ereğli’ye sırtını döndü’ diyor. Israrla bekledim. Dönmemiş. Hem dönmüş, hem gözünü de kapatmış. İkisi birden. Burada Mevlana’nın dediği bir söz var. Yüreği yanmayanın gözü yaşarmaz. Bu konuşmayı bugün yapmak için sabaha kadar rahatsızlığıma rağmen uyumadım.”
ÖNCE MEVLANA, SONRA WİLLİAM SHAKESPEARELİ ELEŞTİRİ
Erdemir’in bölgeye duyarsızlığını önce Mevlana’nın sözü ile tanımlamaya çalışan Uysal, “Siz entelsiniz. Mevlana’dan anlamazsanız.” diyerek İngiliz Yazar William Shakespeare’den alıntıyla ifade eden Uysal, "Orada entel bir arkadaşımız var ki Mevlana’dan anlamayacak. Onun için ona William Shakespeare’den cevap vereyim ki daha iyi anlar. En azından İngilizcesini de okur: ‘Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun. Güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun. Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun ama rüzgar çıkınca pencereyi kapatıyorsun. İşte bu yüzden korkuyorum. Çünkü beni de sevdiğini söylüyordun ve söyledin.’ Merak etmeyin Karadeniz Ereğli küçük olsun, benim olsun diyen zihniyetler var.” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti: “Sizler olduğunuz müddetçe bunlar olmayacak. Hepimizin bir davası var. Bu davanın adı Karadeniz Ereğli. Bu davaya hep birlikte sahip çıkacağız. Biz hiçbir zaman biz kazanalım Ereğli kaybettik diyenlerden olmadık. Bu yüzden Ereğli halkına, Ticaret Odasına, esnafına yüzünü dönmesi lazım. Çünkü o çevrede ben de geziyorum. Hepinizin bildiği gibi bu benim için bir başlangıç, bir mesaj. Umutlarımız hayallerimiz var. Bunu hep beraber başaracağız. Asla en yükseğe koyduğumuz ideallerimizden vazgeçmeyeceğiz. Meclis üyelerimizle, seçilmiş arkadaşlarımızla başaracağız. Çalışanlarımızla başaracağız. Yılgınlığa, karamsarlığa kapılmak gibi bir felsefe yok hayatımda.”
29 Aralık 2015 23:48
Olağanüstü Belediye Meclis toplantısında gündem dışı konuşma yapan Hüseyin Uysal, Ereğli Belediyespor’un BAL Ligi’nde 3 maçı arka arkaya deplasmanda oynamasına rağmen ligi liderin bir puan gerisinde tamamladığını ifade etti. Uysal, Erdemir Sahası’nda oynanan karşılaşmayı da deplasman olarak tanımladı. Uysal, “Deplasman şehrimizin içinde bir stattı. Orada bizim seyircilerimiz deplasmanda oynuyor gibi içeri alındılar.” diyerek, şöyle devam etti: “Bir futbol takımı sahaya gelecek. Seyircilere kapılar açılmıyor, Erdemir tarafından. O kadar seyirci uzun yol kat ederek stada giriyor. Bunu nasıl diyebiliriz. Yurt dışında bazen duyarız, pasaport kontrolünden geçerken oyuncuların üstünü başını farklı ararlar. O gün bizim seyircimiz Erdemir Stadı’na girerken eziyet çekmiştir. O stadı verirken hangi çileleri çektik? Ben bilmiyordum, başkan yardımcımız Ayhan Atay anlattı. Ereğli Belediyesi, Ereğli’nin göz bebeği bir kulüp, başarıları yakalamış bir kulüp. Şehirde beş bin, on bin kişinin maçını izlediği bir kulüp. Erdemir yönetimi diyor ki stadı verirken. Bankaya teminat mektubu yatıracaksınız. Yirmi maddelik bir protokole imza atacaksınız. Düşünün, Ereğli Belediyesi orada iki saat top oynayacak, yönetim tarafından teminat mektubu isteniyor ve protokol imzalatılıyor. Bunu sizlerle paylaşmak istedim. Hani iş adamlarımız, herkes ‘Erdemir Ereğli’ye sırtını döndü’ diyor. Israrla bekledim. Dönmemiş. Hem dönmüş, hem gözünü de kapatmış. İkisi birden. Burada Mevlana’nın dediği bir söz var. Yüreği yanmayanın gözü yaşarmaz. Bu konuşmayı bugün yapmak için sabaha kadar rahatsızlığıma rağmen uyumadım.”
ÖNCE MEVLANA, SONRA WİLLİAM SHAKESPEARELİ ELEŞTİRİ
Erdemir’in bölgeye duyarsızlığını önce Mevlana’nın sözü ile tanımlamaya çalışan Uysal, “Siz entelsiniz. Mevlana’dan anlamazsanız.” diyerek İngiliz Yazar William Shakespeare’den alıntıyla ifade eden Uysal, "Orada entel bir arkadaşımız var ki Mevlana’dan anlamayacak. Onun için ona William Shakespeare’den cevap vereyim ki daha iyi anlar. En azından İngilizcesini de okur: ‘Yağmuru sevdiğini söylüyorsun ama yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun. Güneşi sevdiğini söylüyorsun ama güneş açınca gölgeye kaçıyorsun. Rüzgarı sevdiğini söylüyorsun ama rüzgar çıkınca pencereyi kapatıyorsun. İşte bu yüzden korkuyorum. Çünkü beni de sevdiğini söylüyordun ve söyledin.’ Merak etmeyin Karadeniz Ereğli küçük olsun, benim olsun diyen zihniyetler var.” ifadelerini kullandı ve şöyle devam etti: “Sizler olduğunuz müddetçe bunlar olmayacak. Hepimizin bir davası var. Bu davanın adı Karadeniz Ereğli. Bu davaya hep birlikte sahip çıkacağız. Biz hiçbir zaman biz kazanalım Ereğli kaybettik diyenlerden olmadık. Bu yüzden Ereğli halkına, Ticaret Odasına, esnafına yüzünü dönmesi lazım. Çünkü o çevrede ben de geziyorum. Hepinizin bildiği gibi bu benim için bir başlangıç, bir mesaj. Umutlarımız hayallerimiz var. Bunu hep beraber başaracağız. Asla en yükseğe koyduğumuz ideallerimizden vazgeçmeyeceğiz. Meclis üyelerimizle, seçilmiş arkadaşlarımızla başaracağız. Çalışanlarımızla başaracağız. Yılgınlığa, karamsarlığa kapılmak gibi bir felsefe yok hayatımda.”
