ERDEMİR, basın mensupları için Kapadokya gezisi düzenledi
14 Ekim gecesi Kdz. Ereğli’den yola çıkılmasıyla başlayan geziye; Zonguldak il merkezi, Ereğli, Kozlu ve Alaplı’da görev yapan 37 basın mensubu katıldı. Gezide basın mensuplarına; ERDEMİR Kurumsal İletişim Müdürü Harun Özdemir, Kurumsal İletişim Şefi Cevat Bozkurt, OYAK Turizm Organizasyon Uzmanı Bülent Tağcı ve ERDEMİR Kurumsal İletişim Müdürlüğü’nden Haydar Özsu eşlik etti. 15 Ekim günü sabah saatlerinde Aksaray ili sınırları içerisindeki Ihlara Vadisi’nin ziyaret edilmesiyle başlayan tur programında, Ihlara Vadisi üzerinde bulunan kiliseleri görme olanağı bulan katılımcılar, burada Melendiz Çayı çevresinde yürüyüş yaptılar. Gezinin ikinci durağı olan Kaymaklı Yeraltı Şehri’ni görmek için Nevşehir’in Kaymaklı Kasabası’na yol alan gruba bu sırada, gezinin bitimine dek rehberlik etmek üzere Fransızca Öğretmeni ve Tur Rehberi Durmuş Öztürk de katıldı. Kapadokya Bölgesi’yle ilgili basın mensuplarına bilgi veren Öztürk, “Açıkhava Müzesi’ndekiler gibi kayadan oyma kiliseler günümüze kadar gelebilmiştir. Bizim Hristiyanlara, dinlerine karşı olan saygımızdan dolayı gelebilmiştir. Dinlerine kesinlikle müdahale edilmemiştir. Burada yetişen misyonerler özellikle Selçukluların dağılmasında ciddi anlamda etken olmuşlardır. Bu misyonerler halkı dinden soğutmuş ve parçalamışlardır. Bunların etkinliklerini kıran iki kişi vardır. Birisi Hacı Bektaş-ı Veli, diğeri de Mevlana’dır. Onlar, misyonerlerin çalışmalarını pasifize etmişlerdir.” dedi. Nevşehir’in ilçe ve köylerinde, 1924 nüfus mübadelesiyle büyük bir değişim ve göç yaşandığını da anlatan Öztürk, şöyle dedi: “Burada yaşayan Hristiyan vatandaşlarımızla her zaman, düğünde-dernekte, ölümde her daim birlikte olmuşuz. Ancak maalesef Kurtuluş Savaşı döneminde, Kayseri Bakırdağ yanlarına kadar gelen Fransızlarla, Ürgüp ve civarında yaşayan Hristiyan vatandaşlarımızdan bazıları işbirliği yapmış ve Kaymakamlığı işgal etmek istemişlerdir. Kaymakam Nedim Bey onlara gereken yanıtı vermiştir. Bu olaylar, nüfus mübadelesini hazırlayan olaylardır.”
Kaymaklı Kasabası’na gidiş sırasında, kayadan oyma yerleşim yerleri, kemer-taş evleri basın mensuplarına gösteren Öztürk, bölgeye özgü “Kepez Taşı” adı verilen taşlarla yapılan evlerin betonarme evlere kıyasla hem sağlıklı, hem de sağlam olduklarını vurguladı. Öztürk, bu taşların yağmurla birlikte ıslandıkça daha da dayanıklı hale geldiklerini, renk değiştirdiklerini, boya ve badana gerektirmediklerini de ifade etti. 1660’larda Damat İbrahim Paşa’nın yaptıklarının Nevşehir için önemli olduğunu belirten Öztürk, matbaanın kurulmasına öncülük ettiğini, sadrazamlık görevine gelince cami ve medrese açtığını, su sorununu da çözdüğünü söyledi. Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erciyes Dağı ve Hasan Dağı’nın püskürmesiyle yayılan küller, milyonlarca yıllık bir süreçte bir yer katmanı oluşturmuş. Ve burada, erozyonun aşındırmasıyla oluşan konik şekillere peribacası diyoruz. Nevşehir’de yaşayanların Erciyes ve Hasan Dağı’na teşekkürlerini sunması gerekiyor. Arazi zaten çok dar ve kıraç, eğer peribacaları olmasaymış, Nevşehir’dekiler işsizlikten çok saz çalarmış. Dua etsinler ki, peribacalarının oluşması sayesinde bölgede turizm gelişmiş. Burada üzüm bağları için güvercin gübresi kullanılmış. Çok az miktarlarda kullanılan güvercin gübresi, kaliteyi artırmış ve gayet güzel üzümler, şaraplar ve pekmezler yapılabilmesini sağlamış. Ayrıca Kapadokya, güzel atlar ülkesi demektir. Burada Persler zamanında çok güzel, dayanıklı ve hızlı koşan atlar yetiştirilirmiş.”
Bölgede patates, kabak çekirdeği ve üzüm yetiştiriciliğiyle, şarap üretiminin yaygın olduğunu anlatan Öztürk, bölgenin dünyanın dört bir yanından turistleri ağırladığını, ancak turizm potansiyeli bakımından Nevşehir merkezi değil, daha çok ilçe ve köylerin öne çıktığını belirtti. Öztürk, portakal ve limon gibi narenciye ürünlerinin de, bölgedeki depolarda bekletilerek olgunlaşmalarının sağlandığını ifade etti. Zonguldak ve Ereğli’den basın mensuplarının Kapadokya Bölgesi Gezisi kapsamında ziyaret ettikleri Kaymaklı Yeraltı Şehri’yle ilgili gruba bilgi veren Tur Rehberi Durmuş Öztürk, yeraltı şehrinin tarihinin, milattan önce 2000 yılına, yani günümüzden 4 bin yıl öncesine dayandığını söyledi.
Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin, Hititler’den bile eski olduğunu, Hami-Sami ırkı insanları tarafından, kayanın hayvan boynuzları ve hayvan kemikleri kullanılarak oyulmasıyla yerleşim yeri haline getirildiğini açıklayan Öztürk, yeraltı şehrinde o dönemde 1500-2000 civarında insanın yaşadığının düşünüldüğünü ifade etti. Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin gezilmesi sırasında, yeraltı şehrinde aydınlatmanın kuru odunlara hayvan yağları sürülerek sağlandığını da sözlerine ekledi. Hami-Sami ırkı insanlarının, düzenli ordu olmadığı için saldırı ve akınlardan korunmak amacıyla yeraltı şehrinde yaşadıklarını anlatan Öztürk, bu yerleşim yerindeki mutfak, ahır, erzak depoları, oda ve salonlar, kilise ve şaraphane, havalandırma bacaları gibi çeşitli noktaları da kafileye gösterdi. Yeraltı şehrine, tehlike halinde hemen sığınabilmek için tarlalardan tüneller de açtıklarını, tünelleri bile su basmaması için sistemli yaptıklarını belirten Öztürk, “Aslında Kaymaklı Yeraltı Şehri 8-10 katlı bir yerleşim yeridir. Ancak biz 4 katını geziyoruz. Nevşehir’de kalenin altında yeni bir yeraltı şehri daha bulundu. Öylesine büyük ki, anlatılmaz. İleriki yıllarda orası da ziyarete açılacak.” dedi.
Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin ziyaret edilmesinin ardından, Avanos’taki Chez Galip Çömlek Atölyesi ve El Sanatları Mağazası’na geçen kafile, burada çömleklerin nasıl hazırlandığını ve aşamalarını, Guinness Rekorlar kitabına giren 62 yaşındaki Çömlek Ustası Galip Körükçü’den dinledi. Grup, Kızılırmak yatağından ve civardaki dağlardan alınan, tuğla-kiremit için de hammadde olan kırmızı çamur kullanılarak hazırlanan çanak, çömlek ve testilerin yer aldığı El Sanatları Mağazası’nı ziyaret etti. Semah ve folklor gösterileri sunulan bir mekanda akşam yemeğini yiyen basın mensupları, geceyi konaklayarak geçirdi. 16 Ekim Pazar günü sabah saatlerin turun ikinci gününe başlayan kafile, Güvercinlik Vadisi’ni yukarıdan gören bir noktadan manzarayı izledi ve bol bol fotoğraflar çekti. Daha sonra Uçhisar Kasabası’na geçen ve taş işlemecisi bir dükkandan alışveriş yapan grup, Uçhisar-Kaledibi’nde ve Esentepe Panaromik Görüntü Yeri’nde fotoğraflar çekti. Tur Rehberi Durmuş Öztürk eşliğinde, Göreme Açıkhava Müzesi’ni de ziyaret eden basın mensupları, kiliseler, yemekhane ve mutfaklar, şapel ve taş oyma yerleşim yerlerini gezdi. Gruba, Göreme Açıkhava Müzesi hakkında bilgi veren Öztürk müzenin, dünya liderlerinin ülkemize geldiklerinde mutlaka ziyaret ettikleri bir nokta olduğunu söyledi. Ardından Ürgüp’ten geçen ve Mustafa Kemalpaşa Kasabası’ndaki (meşhur Asmalı Konak dizisinin de çekildiği) tarihi konakta öğle yemeği yiyen kafile; Çavuşin’deki şapkalı peribacalarını ve Uçhisar Kalesi’ni de görme olanağı buldu. Grup, şarap tadımı da yaptı.
Turun ikinci gününde, öğleden sonra Ereğli’ye doğru yola çıkan kafilede, yolculuk sırasında basın mensupları adına bir konuşma yapan Kozlu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Tansel Kardeş, gezi için ERDEMİR’e teşekkür etti. 2016 yılı başından bu yana düşündükleri geziyi gerçekleştirmekten memnuniyet duyduklarını belirten ERDEMİR Kurumsal İletişim Şefi Cevat Bozkurt da, Kapadokya Gezisi’nin şirketin basın mensupları için düzenlediği üçüncü gezi olduğunu anımsattı. Katılanlara teşekkür eden Bozkurt, ERDEMİR’in düzenlediği gezilerin sürmesini dilediklerini söyledi. ERDEMİR Kurumsal İletişim Müdürü Harun Özdemir ise, geziyi düzenlemekten ve basın mensuplarıyla bir arada olmaktan büyük mutluluk duyduklarını dile getirdi.
17 Ekim 2016 07:31
14 Ekim gecesi Kdz. Ereğli’den yola çıkılmasıyla başlayan geziye; Zonguldak il merkezi, Ereğli, Kozlu ve Alaplı’da görev yapan 37 basın mensubu katıldı. Gezide basın mensuplarına; ERDEMİR Kurumsal İletişim Müdürü Harun Özdemir, Kurumsal İletişim Şefi Cevat Bozkurt, OYAK Turizm Organizasyon Uzmanı Bülent Tağcı ve ERDEMİR Kurumsal İletişim Müdürlüğü’nden Haydar Özsu eşlik etti. 15 Ekim günü sabah saatlerinde Aksaray ili sınırları içerisindeki Ihlara Vadisi’nin ziyaret edilmesiyle başlayan tur programında, Ihlara Vadisi üzerinde bulunan kiliseleri görme olanağı bulan katılımcılar, burada Melendiz Çayı çevresinde yürüyüş yaptılar. Gezinin ikinci durağı olan Kaymaklı Yeraltı Şehri’ni görmek için Nevşehir’in Kaymaklı Kasabası’na yol alan gruba bu sırada, gezinin bitimine dek rehberlik etmek üzere Fransızca Öğretmeni ve Tur Rehberi Durmuş Öztürk de katıldı. Kapadokya Bölgesi’yle ilgili basın mensuplarına bilgi veren Öztürk, “Açıkhava Müzesi’ndekiler gibi kayadan oyma kiliseler günümüze kadar gelebilmiştir. Bizim Hristiyanlara, dinlerine karşı olan saygımızdan dolayı gelebilmiştir. Dinlerine kesinlikle müdahale edilmemiştir. Burada yetişen misyonerler özellikle Selçukluların dağılmasında ciddi anlamda etken olmuşlardır. Bu misyonerler halkı dinden soğutmuş ve parçalamışlardır. Bunların etkinliklerini kıran iki kişi vardır. Birisi Hacı Bektaş-ı Veli, diğeri de Mevlana’dır. Onlar, misyonerlerin çalışmalarını pasifize etmişlerdir.” dedi. Nevşehir’in ilçe ve köylerinde, 1924 nüfus mübadelesiyle büyük bir değişim ve göç yaşandığını da anlatan Öztürk, şöyle dedi: “Burada yaşayan Hristiyan vatandaşlarımızla her zaman, düğünde-dernekte, ölümde her daim birlikte olmuşuz. Ancak maalesef Kurtuluş Savaşı döneminde, Kayseri Bakırdağ yanlarına kadar gelen Fransızlarla, Ürgüp ve civarında yaşayan Hristiyan vatandaşlarımızdan bazıları işbirliği yapmış ve Kaymakamlığı işgal etmek istemişlerdir. Kaymakam Nedim Bey onlara gereken yanıtı vermiştir. Bu olaylar, nüfus mübadelesini hazırlayan olaylardır.”
Kaymaklı Kasabası’na gidiş sırasında, kayadan oyma yerleşim yerleri, kemer-taş evleri basın mensuplarına gösteren Öztürk, bölgeye özgü “Kepez Taşı” adı verilen taşlarla yapılan evlerin betonarme evlere kıyasla hem sağlıklı, hem de sağlam olduklarını vurguladı. Öztürk, bu taşların yağmurla birlikte ıslandıkça daha da dayanıklı hale geldiklerini, renk değiştirdiklerini, boya ve badana gerektirmediklerini de ifade etti. 1660’larda Damat İbrahim Paşa’nın yaptıklarının Nevşehir için önemli olduğunu belirten Öztürk, matbaanın kurulmasına öncülük ettiğini, sadrazamlık görevine gelince cami ve medrese açtığını, su sorununu da çözdüğünü söyledi. Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: “Erciyes Dağı ve Hasan Dağı’nın püskürmesiyle yayılan küller, milyonlarca yıllık bir süreçte bir yer katmanı oluşturmuş. Ve burada, erozyonun aşındırmasıyla oluşan konik şekillere peribacası diyoruz. Nevşehir’de yaşayanların Erciyes ve Hasan Dağı’na teşekkürlerini sunması gerekiyor. Arazi zaten çok dar ve kıraç, eğer peribacaları olmasaymış, Nevşehir’dekiler işsizlikten çok saz çalarmış. Dua etsinler ki, peribacalarının oluşması sayesinde bölgede turizm gelişmiş. Burada üzüm bağları için güvercin gübresi kullanılmış. Çok az miktarlarda kullanılan güvercin gübresi, kaliteyi artırmış ve gayet güzel üzümler, şaraplar ve pekmezler yapılabilmesini sağlamış. Ayrıca Kapadokya, güzel atlar ülkesi demektir. Burada Persler zamanında çok güzel, dayanıklı ve hızlı koşan atlar yetiştirilirmiş.”
Bölgede patates, kabak çekirdeği ve üzüm yetiştiriciliğiyle, şarap üretiminin yaygın olduğunu anlatan Öztürk, bölgenin dünyanın dört bir yanından turistleri ağırladığını, ancak turizm potansiyeli bakımından Nevşehir merkezi değil, daha çok ilçe ve köylerin öne çıktığını belirtti. Öztürk, portakal ve limon gibi narenciye ürünlerinin de, bölgedeki depolarda bekletilerek olgunlaşmalarının sağlandığını ifade etti. Zonguldak ve Ereğli’den basın mensuplarının Kapadokya Bölgesi Gezisi kapsamında ziyaret ettikleri Kaymaklı Yeraltı Şehri’yle ilgili gruba bilgi veren Tur Rehberi Durmuş Öztürk, yeraltı şehrinin tarihinin, milattan önce 2000 yılına, yani günümüzden 4 bin yıl öncesine dayandığını söyledi.
Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin, Hititler’den bile eski olduğunu, Hami-Sami ırkı insanları tarafından, kayanın hayvan boynuzları ve hayvan kemikleri kullanılarak oyulmasıyla yerleşim yeri haline getirildiğini açıklayan Öztürk, yeraltı şehrinde o dönemde 1500-2000 civarında insanın yaşadığının düşünüldüğünü ifade etti. Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin gezilmesi sırasında, yeraltı şehrinde aydınlatmanın kuru odunlara hayvan yağları sürülerek sağlandığını da sözlerine ekledi. Hami-Sami ırkı insanlarının, düzenli ordu olmadığı için saldırı ve akınlardan korunmak amacıyla yeraltı şehrinde yaşadıklarını anlatan Öztürk, bu yerleşim yerindeki mutfak, ahır, erzak depoları, oda ve salonlar, kilise ve şaraphane, havalandırma bacaları gibi çeşitli noktaları da kafileye gösterdi. Yeraltı şehrine, tehlike halinde hemen sığınabilmek için tarlalardan tüneller de açtıklarını, tünelleri bile su basmaması için sistemli yaptıklarını belirten Öztürk, “Aslında Kaymaklı Yeraltı Şehri 8-10 katlı bir yerleşim yeridir. Ancak biz 4 katını geziyoruz. Nevşehir’de kalenin altında yeni bir yeraltı şehri daha bulundu. Öylesine büyük ki, anlatılmaz. İleriki yıllarda orası da ziyarete açılacak.” dedi.
Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin ziyaret edilmesinin ardından, Avanos’taki Chez Galip Çömlek Atölyesi ve El Sanatları Mağazası’na geçen kafile, burada çömleklerin nasıl hazırlandığını ve aşamalarını, Guinness Rekorlar kitabına giren 62 yaşındaki Çömlek Ustası Galip Körükçü’den dinledi. Grup, Kızılırmak yatağından ve civardaki dağlardan alınan, tuğla-kiremit için de hammadde olan kırmızı çamur kullanılarak hazırlanan çanak, çömlek ve testilerin yer aldığı El Sanatları Mağazası’nı ziyaret etti. Semah ve folklor gösterileri sunulan bir mekanda akşam yemeğini yiyen basın mensupları, geceyi konaklayarak geçirdi. 16 Ekim Pazar günü sabah saatlerin turun ikinci gününe başlayan kafile, Güvercinlik Vadisi’ni yukarıdan gören bir noktadan manzarayı izledi ve bol bol fotoğraflar çekti. Daha sonra Uçhisar Kasabası’na geçen ve taş işlemecisi bir dükkandan alışveriş yapan grup, Uçhisar-Kaledibi’nde ve Esentepe Panaromik Görüntü Yeri’nde fotoğraflar çekti. Tur Rehberi Durmuş Öztürk eşliğinde, Göreme Açıkhava Müzesi’ni de ziyaret eden basın mensupları, kiliseler, yemekhane ve mutfaklar, şapel ve taş oyma yerleşim yerlerini gezdi. Gruba, Göreme Açıkhava Müzesi hakkında bilgi veren Öztürk müzenin, dünya liderlerinin ülkemize geldiklerinde mutlaka ziyaret ettikleri bir nokta olduğunu söyledi. Ardından Ürgüp’ten geçen ve Mustafa Kemalpaşa Kasabası’ndaki (meşhur Asmalı Konak dizisinin de çekildiği) tarihi konakta öğle yemeği yiyen kafile; Çavuşin’deki şapkalı peribacalarını ve Uçhisar Kalesi’ni de görme olanağı buldu. Grup, şarap tadımı da yaptı.
Turun ikinci gününde, öğleden sonra Ereğli’ye doğru yola çıkan kafilede, yolculuk sırasında basın mensupları adına bir konuşma yapan Kozlu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Tansel Kardeş, gezi için ERDEMİR’e teşekkür etti. 2016 yılı başından bu yana düşündükleri geziyi gerçekleştirmekten memnuniyet duyduklarını belirten ERDEMİR Kurumsal İletişim Şefi Cevat Bozkurt da, Kapadokya Gezisi’nin şirketin basın mensupları için düzenlediği üçüncü gezi olduğunu anımsattı. Katılanlara teşekkür eden Bozkurt, ERDEMİR’in düzenlediği gezilerin sürmesini dilediklerini söyledi. ERDEMİR Kurumsal İletişim Müdürü Harun Özdemir ise, geziyi düzenlemekten ve basın mensuplarıyla bir arada olmaktan büyük mutluluk duyduklarını dile getirdi.
