Eski CHP Grup Başkanvekili’nden tepki: Kılıçdaroğlu’na oy vermeyeceğim!
Eski CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Ege’de Son Söz’de yer verilen yazılı açıklamasının tam metninde, partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, İzmir’de 29 Mart’ta yapılacak önseçimde oy vermeyeceğini belirtti. Yaklaşık 8 yıl Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’nin Grup Başkanvekilliğini yürüten Anadol, şu görüşlere yer verdi: “CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun önseçime girme kararını yerinde ve isabetli buluyorum. Ancak önseçime gireceği ili doğru seçtiği kanısında değilim. Çok partili yaşamımızda geleneksel hale gelen uygulama parti liderlerinin kendi memleketlerinde önseçime ve seçime girmesidir. İsmet İnönü’nün Malatya’dan, Adnan Menderes’in Aydın’dan, Süleyman Demirel’in Isparta’dan, Deniz Baykal’ın Antalya’dan aday olması gibi… Sayın Kılıçdaroğlu son kurultayda kendini ‘Dersimli Kemal’ olarak takdim etmişti. Önseçime ve seçime Cumhuriyetin koyduğu adla Tunceli ilinden girse çok isabetli olurdu kanısındayım. Bu işin biçimsel yönüdür. Ben CHP Karşıyaka üyesiyim. Beş dönemlik milletvekili yaşamımda üç kez önseçime girdim. İki kez Zonguldak’ta CHP Genel Başkanı merhum Bülent Ecevit ile delege bazında yargı önünde, bir kez İzmir’de 22 bin üye ve yargı önünde merhum Erdal İnönü ile önseçime girdim. Üye ve delege oyunun ne kadar değerli olduğunu çok iyi bilirim. Bu bilinç deneyim ve ideolojik anlayışımla 29 Mart günü yapılacak önseçimde oy kullanacağım. Oy vereceğim aday adayları arasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun olmadığını üzülerek söylemek zorundayım.”
Anadol’un, 8 maddede sıraladığı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na oy vermeme kararının gerekçeleri ise şu şekilde:
“1. Sayın Kılıçdaroğlu yıllar önce ‘Türkiye’de laiklik tehlikede değildir’ demişti. Şu anda laikliğin yerlerde sürüklendiği ve demokrasinin tehlikeye girdiği günleri yaşıyoruz.
2. “Yargı’da ve Emniyet’te cemaat örgütlenmesi olduğunu sanmıyorum” demişti. Balyoz, Ergenekon ve casusluk davalarının, telefon dinlemelerinin şokunu yaşıyoruz.
3. ‘Geçmişle yüzleşelim’ sloganı tamamen TC’nin kuruluş döneminin karalanmasına dönük bir kampanya iken Sayın Kılıçdaroğlu, “AKP ile mücadele ederken, kendimi 1930’ların dönemiyle mücadele ediyor sanıyorum” demişti.
4. Sayın Kılıçdaroğlu, Anayasa referandumunda, “türban sorununu ben çözerim” demişti. Şimdi türbanın üniversite öğrencileri için değil milletvekilleri için çözüldüğü anlaşılmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu türbanlı AKP’li kadın vekilleri meclise girdiği gün, “bu akşam hayatımın en mutlu anını yaşıyorum’ diyebilmiştir.
5. Sayın Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da “Biz 30’ların 40’ların CHP’si değiliz’ diyerek cumhuriyet kazanımlarına gölge düşürmüştür.
6. Partiye alelacele bir kararla milletvekili, grup başkan vekili, parti sözcüsü, genel sekreter, genel başkan yardımcısı, PM üyesi yaptığı kişiler partiden ayrılırken örgütten ve de kamuoyundan özür dileyeceği yerde kendi seçtiği insanları suçlaması da Kılıçdaroğlu’nun ironik bir çelişkisidir.
7. Sayın Kılıçdaroğlu, benim de başkanlığını yaptığım kurultayda CHP tarihinde görülmemiş bir ittifakla genel başkan olmuş ama geçen 2010 referandumu, 2011 genel seçimleri, 2014 yerel seçimleri ve de Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tamamında CHP’li yurttaşların başı öne eğilmiş, CHP hiç de hak etmediği yenilgilere uğramıştır. Bunun baş sorumlusu Sayın Kılıçdaroğlu’dur.
8. Parti tarihinde görülmeyen bir biçimde, partinin yetkili kurullarını hiçe sayarak sadece üç kişinin bildiği bir kişiyi cumhurbaşkanı adayı ilan ederek, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının önünü açmıştır. Çatı aday projesi konusunda önceki dönemlerde görev yapan 50 milletvekili ve bakanın imzalı uyarısına rağmen Ekmeleddin İhsanoğlu kararında ısrar eden Kılıçdaroğlu, yenilginin ardından hesap vermekten kaçınmıştır. Tüm bunları söylerken CHP tüzük ve programına, kurultay kararlarına aykırı davranmıştır. Bu gerekçeleri uzatmak mümkün… Bütün bunları düşünerek, vicdanımın sesine uyarak 29 Mart önseçiminde Sayın Kılıçdaroğlu’na üzülerek oy vermeyeceğim.”
Eski CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Ege’de Son Söz’de yer verilen yazılı açıklamasının tam metninde, partisinin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, İzmir’de 29 Mart’ta yapılacak önseçimde oy vermeyeceğini belirtti. Yaklaşık 8 yıl Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP’nin Grup Başkanvekilliğini yürüten Anadol, şu görüşlere yer verdi: “CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun önseçime girme kararını yerinde ve isabetli buluyorum. Ancak önseçime gireceği ili doğru seçtiği kanısında değilim. Çok partili yaşamımızda geleneksel hale gelen uygulama parti liderlerinin kendi memleketlerinde önseçime ve seçime girmesidir. İsmet İnönü’nün Malatya’dan, Adnan Menderes’in Aydın’dan, Süleyman Demirel’in Isparta’dan, Deniz Baykal’ın Antalya’dan aday olması gibi… Sayın Kılıçdaroğlu son kurultayda kendini ‘Dersimli Kemal’ olarak takdim etmişti. Önseçime ve seçime Cumhuriyetin koyduğu adla Tunceli ilinden girse çok isabetli olurdu kanısındayım. Bu işin biçimsel yönüdür. Ben CHP Karşıyaka üyesiyim. Beş dönemlik milletvekili yaşamımda üç kez önseçime girdim. İki kez Zonguldak’ta CHP Genel Başkanı merhum Bülent Ecevit ile delege bazında yargı önünde, bir kez İzmir’de 22 bin üye ve yargı önünde merhum Erdal İnönü ile önseçime girdim. Üye ve delege oyunun ne kadar değerli olduğunu çok iyi bilirim. Bu bilinç deneyim ve ideolojik anlayışımla 29 Mart günü yapılacak önseçimde oy kullanacağım. Oy vereceğim aday adayları arasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun olmadığını üzülerek söylemek zorundayım.”
Anadol’un, 8 maddede sıraladığı CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na oy vermeme kararının gerekçeleri ise şu şekilde:
“1. Sayın Kılıçdaroğlu yıllar önce ‘Türkiye’de laiklik tehlikede değildir’ demişti. Şu anda laikliğin yerlerde sürüklendiği ve demokrasinin tehlikeye girdiği günleri yaşıyoruz.
2. “Yargı’da ve Emniyet’te cemaat örgütlenmesi olduğunu sanmıyorum” demişti. Balyoz, Ergenekon ve casusluk davalarının, telefon dinlemelerinin şokunu yaşıyoruz.
3. ‘Geçmişle yüzleşelim’ sloganı tamamen TC’nin kuruluş döneminin karalanmasına dönük bir kampanya iken Sayın Kılıçdaroğlu, “AKP ile mücadele ederken, kendimi 1930’ların dönemiyle mücadele ediyor sanıyorum” demişti.
4. Sayın Kılıçdaroğlu, Anayasa referandumunda, “türban sorununu ben çözerim” demişti. Şimdi türbanın üniversite öğrencileri için değil milletvekilleri için çözüldüğü anlaşılmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu türbanlı AKP’li kadın vekilleri meclise girdiği gün, “bu akşam hayatımın en mutlu anını yaşıyorum’ diyebilmiştir.
5. Sayın Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da “Biz 30’ların 40’ların CHP’si değiliz’ diyerek cumhuriyet kazanımlarına gölge düşürmüştür.
6. Partiye alelacele bir kararla milletvekili, grup başkan vekili, parti sözcüsü, genel sekreter, genel başkan yardımcısı, PM üyesi yaptığı kişiler partiden ayrılırken örgütten ve de kamuoyundan özür dileyeceği yerde kendi seçtiği insanları suçlaması da Kılıçdaroğlu’nun ironik bir çelişkisidir.
7. Sayın Kılıçdaroğlu, benim de başkanlığını yaptığım kurultayda CHP tarihinde görülmemiş bir ittifakla genel başkan olmuş ama geçen 2010 referandumu, 2011 genel seçimleri, 2014 yerel seçimleri ve de Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tamamında CHP’li yurttaşların başı öne eğilmiş, CHP hiç de hak etmediği yenilgilere uğramıştır. Bunun baş sorumlusu Sayın Kılıçdaroğlu’dur.
8. Parti tarihinde görülmeyen bir biçimde, partinin yetkili kurullarını hiçe sayarak sadece üç kişinin bildiği bir kişiyi cumhurbaşkanı adayı ilan ederek, Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının önünü açmıştır. Çatı aday projesi konusunda önceki dönemlerde görev yapan 50 milletvekili ve bakanın imzalı uyarısına rağmen Ekmeleddin İhsanoğlu kararında ısrar eden Kılıçdaroğlu, yenilginin ardından hesap vermekten kaçınmıştır. Tüm bunları söylerken CHP tüzük ve programına, kurultay kararlarına aykırı davranmıştır. Bu gerekçeleri uzatmak mümkün… Bütün bunları düşünerek, vicdanımın sesine uyarak 29 Mart önseçiminde Sayın Kılıçdaroğlu’na üzülerek oy vermeyeceğim.”